23 Mayıs 2011 Pazartesi

Çağdaş İran Öyküleri

Baba Mukaddem-At
Muhammed Ali Cemalzade-İkiz
Feridun Tunkabuni-Cahillikle Mücadele Makinesi
Bozorg Alevi-Kurşun Asker
İtimadzade-Nazar Boncuğu
İrec Pizişkzad-Şuşu Can

Bunlar sevdiklerim. Diğerlerini ortalamanın üzerinde bulduğumu söyleyemem, ama bazılarının ortalamanın altında kaldığını söylemeliyim. Mehmet Kanar çevirmiş, o konuda uyarayım. Yine de Sadık Hidayet çevirilerinin bir kısmından daha iyi olmuş.Ayrıca bu kitapta da bir Sadık Hidayet hikayesi var: Sampinge
Beklentilerinizi düşük tutarak okursanız birkaç hikâyeyi beğenip sevinebilirsiniz.

"Ben tarih öğretmeniyimi fen ve beden öğretmeni değil. Bana Kaçar hanedanının neler yaptığını sorsanız, size bir ay anlatabilirim. ama reçel kavanozunun kapağını açamam."

"Bazen onun yüzüne bakarken utangaç bakışlarını, iri dudaklarını ve bükük, beyaz dişlerini görünce içimi bir korku kaplıyor ve sırtım ürperiyordu. O gerçekten bir at olsa da okuldan, bizim aramızdan geçip gitse ne güzel olurdu diye düşünüyorum. Ama bu sadece bir fikirdi. O benim arkadaşımdı ve sınıfta yanımda oturuyordu. Onun dostluğundan vazgeçmek benim için mümkün değildi. Ona karşı bir tür acıma hissi vardı içimde. Benim dostluğuma ihtiyacı vardı sanki."

"Bu yetmiyormuş gibi büyük kızı Lakşmi'yi de istedi ondan tefeci. Hep çocuklarının geleceği kaygısıyla yaşayan Padma, tefecinin soyca daha aşağı tabakaya mensup olmasına rağmen,, gönülsüz olsa da bu teklifi hemen kabul etti."

"Yüzünde on sekiz yaşındaki kızların asaleti ve utangaçlığı var."

"Benim varlığım babamın günahıydı. Ben girmedim böyle bir günaha."

"Esrarkeşlerin kendine özgü konuşma tarzları vardır. Bir cümleye başlarlar sonra esrar hokkasının ucuna bir parça esrar koyarlar. O esrar bitmedikçe cümle de bitmez. Dinleyicinin sabırlı olması ve esrarın cızırtısından bıkmaması gerekir. Esrarkeşlerle sohbeti keyifli kılan şey, seslerindeki yumuşaklık ve ahenktir."



"Çocuk derdi helal şehvetin karşılığı olursa, vay haram şehvetin haline."

"Mal ve evlat dünya süsüdür, demişler. Elimden gelse, altı-yedi hanım alır, Fethali Şah'ınki gibi bir harem kurardım kendime. Bu dünyayı bütün güzellikleri ve çirkinlikleriyle birlikte isterim. Keşke bunun gibi içi bağ, bahçe dolu yüz dünya daha olsa da, her gün güzel sesli kuşların nameleri eşliğinde biraz lavaş ekmeği, kebap, cacık yedikten sonra bir gölgede sırtımı dayayıp gert gert geğirsem; ahmaklara nispet, sazlı sözlü meclislerde felekten gün çalsam."

"Servet, kibir alameti sayılan ve birçok düşünce, hesap kitap ve sorunun neticesi olan bir esmerlik çökmüştü yüzüne tıpkı hüzünlü bir maske gibi."

"Cahillikle mücadele derneğine slogan olması için bir şiir yarışması düzenlenmiş ve "Boş tut yemekten mideni-Gör onda marifet nurunu" dizeleriyle başlayan şiir yarışmayı kazanmıştı."

Hiç yorum yok: