17 Aralık 2010 Cuma

Küçük Hanımefendi- Muazzez Tahsin Berkand

Çirkin kızın güzelleşmesi. Bunu kaç tane filmde gördünüz kim bilir hatırlamayabilirsiniz. Yine de "Küçük Hanımefendi"lerden birini en azından hatırlarsınız.

Kitap ile film uyarlamaları arasında bir kısım farklar var elbette. Kitapta ne olduğundan bahsedeyim ben size.
Ömer, Gelgeçzadelerin küçük oğlu. Çok sevdiği Nüveyre ile evlenmiş, fakat Nüveyre birkaç ay sonra ölmüş. Ömer babasından kalan parayı gezip tozup yiyor. Kardeşi Münir de onun kadar harcıyor, ama eşi ve ailesi için, petrol bulmak için. Oturdukları köşkü bile kaybedecek kadar para kaybettikleri bir vakitte annesi Ömer'den bir izdivaç yaparak ailelerinin şerefini kurtarmasını istiyor.

Neriman, bir fabrikatörün kızı. Üvey annesi, onu yedi yıl evde bir odaya kapatıp sahibi olduğu servete el koymaya çalışıyor. Babasının arkadaşı Feridun Bey, Neriman'ı sadık yardımcısı Hayri yardımıyla kaçırıp Ömer ile evlendiriyor.

Yedi yıl bir odada aç susuz kalan Neriman zayıfamış, çökmüş. Nikah kıyıldıktan sonra, Nüveyre'ye aşkı ve sadakati sebebiyle sadece kağıt üzerinde evli kalmayı planlayan Ömer, Neriman'ın önce ellerini, sonra yüzünü görür ve şöyle der:
"Bana verdiğiniz karı bu mudur? Ne cesaretle böyle bir kadını benim karşıma çıkarıyorsunuz? Buna nasıl cesaret ettiniz?"

Ömer, alır başını gider. Neriman'ı ise Ömer'in dadısı Madam Sürpik ile İsviçre'ye gönderirler. Amaç Neriman'ın kilo alması. Her şeyi mektupla Ömer'in annesi Şaziye Hanım'a bildiren Madam Sürpik, Neriman'ın on kilo aldığını, yine de yeterince iyi olmadığını söylüyor. Avrupalı kızlar da Neriman'ın kilosunda imiş ama bu hiç de güzel değilmiş. Bu kısmı sevdim, evet.

Neriman, bir süre sonra her açıdan değişmeye başlıyor. Elbiseleri, saçı değişiyor, makyaj yapmaya başlıyor. Tiyatrodaki bir aktrisin halini, tavrını taklit etmeye başlıyor. Otelde tanıştığı Bülend ve babaannesi ile yakınlaşmaya başlıyor ve sonra onlarla yolculuğuna devam ediyor. O sırada kocası Ömer'e bir mektup yazıp ondan bir fotoğrafını göndermesini istiyor. Çok komik bir insan olan Ömer, Neriman'a maymun fotoğrafı gönderiyor. Bu fotoğrafı bir madalyon ile boynunda taşımaya başlıyor Neriman. İntikam almaktan bahsediyor.

Ömer'in annesinin cenazesinde karşılaşıyorlar nikahtan sonra ilk kez. Neriman'ı tanımayan Ömer, onu kardeşinin büyük kızı sanıyor. Nedense böyle sanmasına rağmen Neriman'ı hayli inceliyor ve beğeniyor. Filmde bunu komşu kızı yapmaları isabetli olmuş olabilir. Gerçeği öğrendikten sonra Ömer, Neriman'a gidip yalvarıyor. Ve kocasına o zamana kadar sadık olan Neriman, şimdi de itaat etmekten başka yol göremiyor.

"Feridun Bey, meraklı bir macera romanı okumaya hazırlanan bir insan telaşıyla evden çıktı. Ağır ağır şehrin yolunu tuttu."

"Aferin! Bu kızın çok iyi bir kalbi, yüksek bir ruhu var. Ona emniyet edilebilir."

"Onun için bazı yerlerde Mısırlı, bazı yerlerde Hintli diyorlar, Türk olduğunu bilenler de onu eski bir prenses zannediyorlardı. Bir ay kadar kaldığı bir otelde, hakkında birçok hikayeler uydurulmuştu. Bazı kimseler onun eski Rus çarlarına mensup bir düşes olduğunu, tebdili kıyafet gezdiğini söylüyorlar, buna inanmıyanlar da, meraklarını teskin için ona yaklaşmaya çalışıyorlardı. "

"-Siz Türk müsünüz?
-Evet, ismim Bülend Demirel'dir.
-Benim de Türk olduğumu nereden biliyorsunuz?
-Herkes gibi ben de merak ettim ve otelciden araştırdım. Sizin Türk olduğunu, isminizin Neriman olduğunu, yanınızdaki Ermeni madamın da dadınız olduğunu biliyorum. Benim yanımdaki büyük annemdir.
-Burada bir Türk ailesine rastladığım için çok memnun oldum.
-Ben de öyle. Memleketten uzakta görülen bir vatandaş çok kıymetli oluyor."

"-Bizde esasen aramızda soyadı veya baba ismi kullanmak adeti olmadığına göre, ona sadece Neriman Hanım der geçersin.
-Hayır, birbirimizi isimlerimizle çağırıyoruz. Sporcular arasında bu adet vardır."

"Ne mes'udum Yarabbi! Anne...Anne..."

"Elimi tuttu, ilk defa olarak dudaklarına götürdü:
-Bütün isteklerinizi yapacağım Neriman; yeter ki güzel gözlerinizin parlaklığı solmasın, çocuk neşeniz dağılmasın."

"His meselelerinde pek tecrübesizim amma, okuduğum romanlar, gördüğüm piyesler, seyrettiğim filmler bana bir erkekle bir kadın arasındaki münasebetlerin muhtelif safhalarını öğretmiştir."

"Ömer Bey'in benim namus ve ciddiyetime değil, çirkinliğime itimadı vardır. Benim gibi yüzüne bakılmayacak kadar suratsız bir ucubeye hangi erkek baş çevirir?"

"-Şaka etme, Neri, çok cazip bir kadın olduğunu sen de biliyorsun.
-Cazip fakat güzel değil.
-Güzelden daha güzel bir şey. Bir kadın için manken gibi güzel olmaktansa, sevimli, zayıf, zeki ve hoş bir insan olmak yüz defa daha iyidir. Herkes seni benim gözlerimle görse..."

"Neriman, dedi. Neriman, ister misin, daha ilk dakikada aramızdaki ayrılığı kaldıralım, kavga etmeyelim ve birbirimize güvenerek yaşayalım. Geçmiş günleri unutalım Neriman. İster misin?" (Bu da Ömer'in yüzsüzlüğü.)


*Bu farklar hakkında fikir edinmek, filmlere dair bilgi almak için buraya, buraya ve bir de şuraya bakabilirsiniz.

**Muazzez Tahsin Berkand'ın isimleri çok güzel olan ve yine filmleştirilmiş hallerinden de hatırlayabileceğiniz diğer kitapları:
Aşk Fırtınası
Aşk ve İntikam
Aşkla Oynanmaz
Aşk Tılsımı
Ateşli Kalb
Bir Gün Sabah Olacak mı?
Bülbül Yuvası
Çamlar Altında
Garip bir İzdivaç
Gönül Yolu
İki Kalp Arasında
Kalbin Sesi
Kezban
Mağrur Kadın
Nişan Yüzüğü
Sarmaşık Gülleri
Sevgim ve Gururum
Sevmek Korkusu

1 yorum:

Adsız dedi ki...

bence kucuk hanimefendi oyunculari baris bagci ve cansu tosun oynadigi dizi daha da guzeldi