18 Ocak 2011 Salı

Sana Gül Bahçesi Vadetmedim-Joanna Greenberg

Deborah, Amerikalı bir Yahudi. Bunu bir damga gibi taşımış hep üzerinde. Okulda, yaz kamplarında. Evde, bunun getirdiği baskı ise başka bir boyutuyla çıkmış karşısına. Ergenlik dönemini bir akıl hastanesinde geçirmesini, onu ele geçiren Yr krallığının bir zamanlar kraliçesi olup sonra düşmanı olmasını, var olmayan bir tümörün verdiği acıyı, var olmanın verdiği acıyı, dünyayı reddetmesini bununla ilişkilendirmiş Greenberg.

Kitaba dair söylemek istediğim bir şey var; ama o zaman her şeyi söylemiş olacağım için bahsedemiyorum ondan. O halde; sadece çok güzel, bence okuyun diyeyim. Bilhassa bir şizofrenin neler yaşayabileceğini merak edip güzel bir dille okumak istiyorsanız.

"Deborah Blau, birden özgürlükten koptu, tepeüstü yuvarlanarak çarpışan iki dünyanın arasında kalıp paramparça oldu. Daha önceleri ve hep olduğu gibi, garip biçimde sessiz bir parçalanmaydı bu. Çok canlı bir varlık olduğu dünyada, gökyüzündeki güneş ikiye bölündü, toprak infilak etti; Deborah'nın gövdesi parçalandı, dişleriyle kemikleri çatlayıp darmadağın oldu."

"'Tulumdayken gözüne bir saç telinin girdiği oldu mu hiç?' diye sordu Deborah. Zaman zaman gözüne bir saç teli ya da toz girdiği zaman çektiği sıkıntılar gelmişti aklına. İnsan ellerini uzatamayınca, bu lanet olası küçük rahatsızlıklar dünyanın en büyük sorunu haline geliyordu.
"Ben kendim gözümün içindeki saç teliyim" dedi Helene sakin bir sesle, "sen de öylesin."

"Deborah'nın yetiştiği yer ve dönemde, Amerikalı Yahudiler kısa bir süre önce Avrupa'dan kaçmalarına neden olan savaşların aynını sürdürmek zorunda kalmışlardı. Sonra, Nazilerin Avrupa'nın her yanına yayılıp nefretlerini Amerika'da da haykırmalarıyla doruğa ulaşan yeni savaşlar ortaya çıkmıştı."

"Yahudilerin kendilerine özgü bir hoşgörüsüzlükleri var. Yahudi olmayan hiçbir insanı doğru düzgün tanımadım ben ve Yahudi olmayan birine en ufak bir güven bile duymadım hiç."

"İnsan kaçık olunca, kaçık bir Yahudi ya da kaçık bir putperest olmuş hiç fark etmiyor."

"Daha az kuruntulu olsam arkadaş edinmenin daha kolay olacağını söylüyorlar, ama söylemesi kolay tabii. Doktorların hiçbirinin, insanın alnında kocaman bir lekeyle yeni bir topluluğa girmeye çalışmasının ve bu topluluğun ilk başta duyduğu acıma ve marazi bir hayranlık nedeniyle onu kabullenmesinin nasıl bir şey olduğunu bildiğini hiç sanmıyorum."

"Dışarıda korkunç bir yalnızlık oluyor. Hepsi bu."

4 yorum:

Ebru dedi ki...

Galiba geçen hafta söz ettim ben de çok oldu okuyalı bölük pörçük hatırlamalar var tekrar okumak istediklerim arasında ve yine aklıma getirdin:)

sinan dedi ki...

bu kitabı lise son sınıftayken almıştım ve pek yapmadığım şekilde yarım bıraktım, 10 sene oldu 3-4 defa okumaya niyetlendim bi türlü kısmet olmadı, iyi kitap değil diyerek sıyrılmıştım :) ama senin yorumlarına güveniyorum tekrar deneyeceğim.

seyyarat dedi ki...

Bana güvenilmesi üzerimde bir baskı oluşturdu şimdi.

Şöyle açıklayayım o zaman: Ben benzer bir konu işledi diye Coelho'nun Veronika Ölmek İstiyor'unu bile sevdim. Esasında o adam sevilecek bir şey yazmıyor. Bunun içinde hem şizofren var hem Yahudi var. Tam benlik. Bunlar ilginizi çekiyorsa, seversiniz.

Ebru dedi ki...

Şizofrenleri anlatan kitap, şizofren ressam tam benlik:)