"Çocuklarımızı tenasuli hayatın sırlarını dolambaçlı yollarla ve kendi tecrübeleri ile öğrenmeğe mecbur bırakabiliriz . Bu takdirde memnuniyet verici neticeler elde edemiyeceğimizi kafamıza kat'iyetle koyalım.
Diğer taraftan, hakikate sıkılmadan, karanlık noktalar bırakmadan tercüman olabiliriz. Bu takdirde, çocuklarımız müstehcen konuşmalara şahid oldukları zaman: "Beni alakadar etmez, bu hususta annem, babam beni lüzumu olduğu kadar tenvir ettiler." diyeceklerdir. İşte arzu edilen netice!"
"Kocaya gösterilen soğukluk müşterek aşkın mezarıdır. Buna mukabil bir erkek hiçbir zaman eski metresiyle evlenmemelidir."
"Her hapishanede gayet tabii olarak bir miktar Homoseksüel (Kendi cinsi ile cinsi münasebette bulunma, erkeğin erkekle, kadının kadınla münasebeti.) mevcuttur. Bunlar hiç sıkılmadan, vicdan azabı duymadan müstekreh faaliyetlerine devam etmektedirler. Homoseksüel'ler her yeni geleni merakla tetkik ederler, bir müddet bekledikten sonra cinsiyeti alakadar eden mevzular seçerek mevkufu sorguya çekerler; imtihanın neticesine göre biçare ya Homoseksüel olur yahut da kendi kendini tatmin yoluna sapar ve buna alışır.
Asri hapishaneler seksüel dejenereleri yetiştirmek için mükemmel birer müessesedirler. Mevkufların ekseriyeti kendini kadınsız bir hayata alıştıramadıklarından cinsi duygularını körletmek için cemiyetin takbih ettiği usullere başvurmakta ve bu maksatla bulundukları faaliyeti haklı göstermek için türlü iddia ve bahaneler icad etmektedirler. Açlıktan ölmek üzere olan bir insanın önüne küflenmiş ekmek koyduğunuz takdirde o ret etmiyecek ve yegane ölümden kurtuluş çaresinin bunu yemek olduğunu idrak ettiğinden tereddütsüzce ağzına atacaktır.
Hapishane duvarları arkasında yapılmadık rezalet kalmaz; ve normal karakterde olan masum insanlar homoseksüel tatbikata faal şekilde iştirake zorlanırlar."
"Bazı medeni memleketlerde kadın hamile kaldıktan sonra nikah kıyılmaktadır. Bundan maksat gelinin kısır olup olmadığının anlaşılmasıdır."
"Erkeğin kadına karşı duyduğu hislerle iktidarının derecesini ölçmek mümkündür. Eşine karşı şiddetli bir arzu duyan erkeğin iktidarsız kalması aşağı yukarı imkansızdır." (Çok iddialı.)
"Erkek ise kudretini kayıtsızca harcamış ve gençliğinde sahip olduğu intiaza hasret kalmıştır."
"Bu hale verilecek en güzel misali, bir erkeğin kadın arkadaşını seçerken bu seçişine amil olan mantıki sebepleri izah edememesinde görürüz."
"Psikoloji çağı olan zamanımızda bile mevzubahis cinsi cazibenin kuvvetini tayinden aciziz."
"Mesela, şimdie kadar, müteşebbis, cesur olan ve en ciddi kararları bile kimseye danışmadan alabilen bir iş adamının birdenbire, birkaç sene içinde şahsiyetinin tamamen değiştiğini fark ederiz. Sanki dinamizmi kaybolur, mütereddid, çekingen, herkesten fikir almadan hiçbir şeye karar veremez olmuştur. Hiçbir işten yılmayan ve enerjisi ile her güçlüğü yenen bu adamın korkuları, şüpheleri ve zihni kompleksleri hayatta edindiği tecrübelerin semeresi veya yaşın neticesi olarak kabul edilebilirse de... eski enerjik iş ve hayat adamının yerini gündelik hayatın kıymetsiz teferruatının sebebleri ile vaktini zehir eden korkak bir adam almıştır. HATTA HİSLERİ KADINDAN FARKSIZDIR. Prostatını iyi bir tetkikden geçirirsek belki de dişi cinsi hücrelere rastlamak mümkündür."
"Evlenmeden önceki cinsi münasebetler erkeğin aşkını tahrik etmek şöyle dursun, bilakis aksi neticeyi verir. Çünkü işin içine namus meselesi karışmıştır. Zafer bir kere kazanılınca, oyun artık zevk vermez olur. Gayrı meşru bir hale gelmiş olan aşk, bütün cazibesini kaybeder. "
"Kadın erkekten daha mı ihtiraslıdır? Bu sualin cevabını şimdi verecek, sonra da isbat edeceğim: EVET DAHA İHTİRASLIDIR..." (Onlar büyük harfle yazdı diye.)
*Mecmuanın ilk ayı sayısı, Nisan 1949-Eylül 1949 arası
** Diğer alıntılar için buraya, şuraya bir de buna bakabilirsiniz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder