17 Ekim 2010 Pazar

İklimler- Andre Maurois

Kitabı çok sevdim. Sevmemde en büyük etken -muhtemelen- çevirisi idi. 1946'da Hamdi Varoğlu çevirmiş. 

Philippe diye bir adam. Zengin, şımarık, kendini beğenmiş. Kadınlara pek kötü davranıyor. Bir gün Odile'e aşık olup gününü görüyor. Artık aldatılmak mı dersiniz, hakir görülmek mi... Odile'den sonra kendisini çok seven bir kadın görünce yine eski haline dönüyor. Sana her şey müstehak Philippe. RIP demek istiyorum, diyemiyorum.


"Kadınların vücutlarını teslim edişleri gibi, erkekler de ruhlarını, kuvvetle müdafaa edilen, ard arda bölgeler halinde teslim ederler. Ben, en gizli kıtalarımı, birbiri ardına savaşa sürdüm. Sığınaklarında sıkıştırılan gerçek hatırlarım teslim olacaklar ve gün ışığına çıkacaklar."

"Kadınlara pek az değer vermeli, fakat onlara baktıkça mütehassis olmalı ve bu kadar naçiz şeyler için bu derece güzel duygular beslediğimizden dolayı kendimizi takdir etmeliyiz."

"Hakkımda sert hüküm vermeyiniz. Öyle sanıyorum ki birçok gençler benim gibi çabucak bir metres, yahut çok göze çarpan bir kadın bulmak bahtiyarlığına eremezlerse, adeta zaruri olarak bu mağrur bencilliğe düşüyorlar. Bir sistem peşindedirler. Kadınlar, bu gibi teşebbüslerin hoş olduğunu insiyakla bilirler ve bu gençlerin peşinden adeta gönül rızasiyle giderler. Arzu, bir müddet aldatır, sonra, adeta birbirine düşman iki ruhta. önüne durulmaz bir can sıkıntısı başlar."

"Acaba niçin bu derece bir mükemmellik intibaı duyuyordum? Odile'in söyledikleri dikkate değer şeyler miydi? Zannetmem, ama, onda bütün Marcenat ailesi efradında bulunmayan bir şey vardı: Hayattan tad alma kabiliyeti. İnsanları severiz, çünkü, istikrarlı bir kimyevi terkip olmamız için formülümüzde eksik olan esrarengiz bir cevher neşrederler."

"Sevdiğim taraflarınız: Siz
Sevmediğim taraflarınız: Hiç yok."

"Sevdiğim taraflarınız: Sevmediğim taraflarınız."

"Juliette'in sözünü hatırlıyor musunuz, sevgilim?dedi. Fazla yumuşak davrandım, belki de benimle evlenirken, hareketimin fazla hafif olmasından korkarsınız..."

"Bazı modalar, kadınların bütün vücudunu erkeklerin erkeklerin gözünden saklıyarak, şöylece el dokundurulan bir fistana, vaktiyle, nasıl bir değer veriyor idiyse, duyguların utançla gizlenmesi de, ihtirasların mutad alametlerini ruhtan gizliyerek lisanın belirsiz inceliklerindeki değeri ve zarafeti belli eder."

"Nişanlandığımızdan beri, karımın düşüncesi artık benim düşünceme bağlı olduğuna ve devamlı bir intikalle, benim fikirlerimin hep onun da fikirleri olacağına, şuursuz, manasız bir emniyetle inanmıştım."

"-Tuhaf şey, diyordum, sizi az tanıyınca havai gibi görünüyorsunuz, halbuki, sevdiğiniz kitaplar oldukça hüzünlü şeyler.
-Ama, ben çok ciddiyimdir. Dickie, diye cevap veriyordu. Belki ondan dolayı havaiyim. Herkese olduğum gibi gözükmek istemiyorum.
-Bana bile mi?
-Size gözükürüm. Floransa'yı hatırlasanıza."

"Ben yokken neler yaptığını, birçok geveze ve içi gözüken kadınlar gibi, kendiliğinden anlatmazdı. Buna dair bir sual sorarsam, hemen daima müphem birkaç kelimeyle cevap verirdi."

"Onun, bilhassa içinde bulunduğu anı yaşadığını söylemiştim. Mazi ile istikbali, bunları ihtiyacı olduğu zaman icad ediyor, sonra icad ettiği şeyi unutuyordu."

"Farzedelim ki, 1909 Mayısında, Floransa'da, başka bir otele indin. Ömrün oldukça, Odile Malet2nin varlığından haberin olmıyacaktı. Ama, yine de yaşıyacaktın, mes'ut olacaktın. Niçin, tam şu anda, onun mevcut bulunmadığını tahmin ederek hayata yeniden başlamıyorsun?"

"Bunun üzerine Odile'i öptüm. Karşısında öyle karmakarışık hisler duyuyordum ki, bunları bile iyice anlayamıyordum. Odile'den hem nefret ediyordum, hem ona tapıyordum. Kah masum, kah suçlu sanıyordum. Hazırladığım şiddetli kavga sahnesi, dostça, mahrem bir sohbete dönüverdi."

"-Her yaptığınıza teşekkür ederim, dedi.
Sonra, arkasını dönmeden taksiye bindi."

"Hakikat şu ki, bir erkeği, kuvvetle meşgul eden bir iptila, kadınları, en istemediği zaman kendine çeker. Aklı başında bir kadınla olan erkek, yaratılıştan hisli ve yumuşak kalbli de olsa, bigane ve adeta haşin hale gelir. Bedbaht olduğun için, istemediği halde sunulan bir sevgiye kapıldığı olur. Bu sevgiyi tadar tatmaz ondan usanır ve usandığını belli eder."

"Aşkın gözü kördür demek yanlış, doğrusu şu ki aşk, bir insanda her şeyden ziyade değer verdiği, çoğu zaman tarife sığmaz bir şey bulduğuna inanırsa, kusurları ve zaafları pekala görür de bigane kalır."

"-Sizce Solange zeki midir?
-Kadınlığına göre çok zekidir."

"Bir çocuğum, bilhassa bir oğlum olsaydı, ikinci bir Philippe, fakat bu sefer hiç değilse, en az on beş sene için tamamile bana ait bir Philippe olacaktı."

"Kocanız size sadık mı değil? A kuzum hiçbir erkek sadık değildir ki."





Hiç yorum yok: