24 Ağustos 2010 Salı

Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı-Bilge Karasu

Kitabın çok güzel olduğunu söylerek veren kişinin edebi zevkine olan güvenimle, (bir tür gazla diyebiliriz) kitabın ilk yarısını tadını çıkara çıkara okudum. Sevdim de. Sonra içimde birden aynı şeyleri okuyormuşum gibi bir his uyandı. Evet, haksız değildim. Bunda bir kötülük yoktu. Yalnızca benzer şeyleri düşünüp hissettiğim için bir an önce bundan kurtulmasını istedim kahramanın.

"Bugüne dek kendini bu kadar çok düşünmemiş, böyle düşünmemiş gibi... Öyle geliyor ona. İnanmanın kolaylığı, korkunç ölçüdeki güç kolaylığı içinde kendini düşünmemiş gibi hiç... Yalnız, bir çeşit öfke biriktirmiş gibi yüreğinde... Patlak vermek için önemli bir anı bekleyen, öyle küçük küçük olaylarda kendini harcamağa yanaşmayan, ama olayın önemlisini bir türlü gelmiş sayamayan bir öfke."

"Kaçış olsa da olmasa da yürümeli, bu yolda ilerlemeliyim, diye düşündüğü andan bu yana kendini gitgide artanbir kolaylıkla koyveriyor. Gerçekte bu kolaylık, kendi kendini aldatmak.
Gene de değil.
Aldatmak değil.
Kese yoldan gitmek varken, kese yolu seçmek mümkünken, kime karşı, neye karşı, bunu bilmeden, kestirmeden, kestiremeden, bir çeşit vakit kazanma tasası içinde en uzun yoldan gitmek, sağa sola saparak, çıkmazlara dalıp çıkarak...
İpi, koptuğu yerden bağlamağa çalışmalı.
Denemeli, hiç değilse."

3 yorum:

Elmoş dedi ki...

Bu blogunu öyle kıskanıyorum ki, çok yakında benzerini açabilirim. Sadece alıntıları unutmamanın vereceği keyif bile yeter.

seyyarat dedi ki...

Ben gerçi alıntıları en alakasız yerlerden yapmayı tercih ediyorum. Yine de sen de aç. Güzel yerlerden yaparsın sen alıntıları.

seyyarat dedi ki...

Ben gerçi alıntıları en alakasız yerlerden yapmayı tercih ediyorum. Yine de sen de aç. Güzel yerlerden yaparsın sen alıntıları.