Aslında bu kitaptan bahsetmeyecektim. Zahmet edip, alıntı yapıp sonra da kötü demek anlamsız. Hikaye konusunda Fatma Karabıyık Barbarosoğlu'nun başarılı olamadığı kesin. Buna rağmen, çevresindeki kadınlara dair detaylı gözlemlerini aktarması iyi olmuş. Bu gözlemlerin detaylara odaklanmış olarak aktarılması ise neredeyse sinir bozucu. Birkaç sayfa boyunca iki kadının konuşmasını, her seferinde, kırmızı ve pembe ojelerinden bahsederek aktarması sanırım iyi bir örnek olabilir buna.
"Ayakkabılarla gezilen yerlerin konforuna sahip olacağıma, boş bir evin temizliğine sahip olmayı tercih ederdim. Bu konuda benimle aynı fikri paylaşan tek bir kadın bulamadım. Üstelik arkamdan "Ne kadar köle ruhlu kadın" dediklerini bile işittim. Kimler mi? Misafirhanede kalan diğer mühendislerin eşleri."
"Kitaplar bitti. Benim sığınağım parçalandı. Tek başıma üstelik elimde bir kitap yokken onlardan ayrı oturmam yanlış anlaşılır endişesiyle sabah 10'da başlayıp akşam 18'e kadar süren mesailerine ortak oldum. Kahvaltı yapılıp keyif kahveleri de içildikten sonra herkes başlıyor hayat mücadelesini anlatmaya. Allahım ne mücadeleci kadınlar. Hepsinin mücadelesi kayınvalidesiyle başlıyor, kayınvalidesiyle bitiyor. Belli ki evin dışına hiç çıkmamışlar."
"Bir iki arkadaş adı soruyor. Evlenip evlenmediğimi. Evlendim, diyorum. Kariyerimi soruyor. Boğazımdaki yumruyu bastırıp sesimin boğuklaşmamasına gayret ederek "Bıraktım" diyorum. Sanki sigarayı bırakmışım gibi bir eda takınmaya uğraşıyorum beceriksizce."
"İdeal aile ortamından bahsediyorlar bana. Ben bu yüzden mesleği bıraktım çocuklar, dememek için kendimi zor tutuyorum."
"Hâlâ derslerini alamadı çaylaklar. Almasınlar. Perakende satışımız da vardır, toptan da. Hattâ kredili satış bile yapıyoruz. Sırf siz dersinizi zamanında alın diye."
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
doğrusu nasıl olmalı?
tüm blogu okuyan biri olarak soruyorum.
Doğrusu derken? Bir yanlıştan bahsetmiyorum. Sadece, beğenmedim, bazı yerleri rahatsız edici buldum üsluptan ötürü.
Yorum Gönder