2 Ekim 2010 Cumartesi

Güneşi Uyandıralım- Jose Mauro de Vasconcelos

Bir şeyin devamını getirmek zordur. Çoğu zaman bambaşka bir şey yazılır. Bu kitapta da çok farklı değil durum. 

Şeker Portakalı'ndaki Zeze için yeni bir kitap yazalım diye düşünmüşler. Ne yapalım? Zeze'yi büyütelim. Şahane fikir. Zeze çok sıkıntı çekti. Yavrum, yazık ona. Zengin bir ailenin yanına verelim. Zeze, babasının yerine başkalarını koymaya çalışıyordu. Şimdi üvey babası ile ilişkileri üzerinde duralım. Yine de Zeze'nin çok değişmediğini göstermek için, bu babanın yerine de başka bir şey koyalım. Kurbağa. Bu kez portakal ağacı yerine bu olsun. Hem de adı Adam olan çirkin bir cururu kurbağası. O kendini öyle tarif ediyor. Yoksa benim için kurbağa güzel olmuş çirkin olmuş hiç mühim değil. Aileden birileri yerine de evde çalışanları eklersek güzel olur, evet. 


"Koşarak odama gittim. Bedenim hala ter içindeydi. Yatmam ve uzun bir dua okumam, Araf'taki zavallı ruhlar için yeni bir duaya başlamam gerekiyordu. Rastlantıyla da olsa ses yeniden karşıma çıkarsa, ağzını burnunu kıracaktım."

"Yalan söylemeyi sevmiyorum. Çünkü insan ancak kendi kendini kandırıyor."

"Saate bakmak için elini kaldırdı. Büyüklerin bu hep saate bakma tutkuları inanılır gibi değil. Özellikle de her şeyin en güzel olduğu anlarda."







Hiç yorum yok: