22 Ekim 2010 Cuma

Cemile-Cengiz Aytmatov

İlk Aytmatov okumam bununla olmuştu. Hangi yayın evi olduğunu hatırlamıyorum ama Sultan Murat ile birlikte idi. Yine öyle okumam gerektiğini düşündüm. Bu kez ayrı ayrı; ama art arda okudum. Elips Yayınlarını da hiç sevmedim.
Cemile'yi yine sevdim. Üstelik yine içim kıyıla kıyıla okudum. Askerdeki kocasından gelen mektuplarda ona bir şeyler yazılmış olsun istedim. Danyar ile kaçıp gittiklerinde onları arayanların yanlış yöne gitmesine sevindim.

"Daha bu yaşta gece gündüz çalışmaktan canı çıkan bu çocuğa yiğit diyorsunuz ha! Bizim yiğitlerin, o sevgili evlatlarımızın nerede olduğunu Allah bilir. Şimdi evlerimiz terk edilmiş bir oba gibi ıssız kaldı."

"Söylentiye göre bir ilk bahar günü at yarışında Sadık, Cemile'yi geçememiş, bu ona pek ağır gelmiş ve bu yüzden Cemile'yi kaçırmış."

"-Allah'a şükür, diyordu, iyi bir eve, hayırlı bir yuvaya düştün. Burada mutlu olacaksın. Bir kadını mutlu eden şey çocuk doğurmak ve bir evde bulunması gereken şeylere sahip olmaktır. Allah'a şükür biz ihtiyarların kazandığı her şey size kalacak. Bunları mezara götürecek değiliz. Yalnız, şunu bilmelisin ki, mutluluk ancak namus ve haysiyetini koruduğun sürece vardır. Bu sözümü sakın unutma."

"Bütün mektupları bir sürünün koyunları gibi birbirine benzerdi: Her zaman "sağlığımla ilgili haberler" diye başlardı mektubuna. Sonra yine her zamanki gibi "Bu mektubu posta ile güzel kokulu yeşillikler içindeki Talas'ta oturan aziz ve pek sevgili babam Colçu-Bay'a gönderiyorum. Bundan sonra benim annem sonra kendi annesi sonra da hiç şaşmayan bir sıra ile bizler gelirdik. Bu sıralama bittikten sonra kabilemiz aksakallarının, yakın akrabaların sağlık durumları, hatırları sorulur, en sonunda da Sadık aceleyle ilave edilmiş küçücük bir cümle ile "Ve karım Cemile'ye de selam ederim." der, mektubunu bitirirdi."

"Cemile'nin üçe katlanmış mektubu her alışında kızardığını görürdüm. Satırlara hızlı hızlı göz gezdirerek okurdu mektubu. Ama sonuna yaklaştıkça omuzları iyice çöker, yanaklarının ateşi yavaş yavaş sönerdi. İnatçı kaşlarını çatar ve son satırları okumadan, mektubu, ödünç alınan bir şeyi iade ediyormuş gibi soğuk bir ilgisizlikle anneme verirdi."

1 yorum:

Ebru dedi ki...

Seyyaratcığım Cemileyi ben de çok severim. http://nehirida.blogspot.com/search?updated-max=2010-02-03T05%3A04%3A00-08%3A00&max-results=5 bak burada etkileyeci bir film.