10 Mayıs 2011 Salı

Tozkoparan- Thorvald Steen

"Bir Selahaddin Eyyubi Romanı"

Çok övülüp de çok kötü olan kitaplardan biri. Sırf meraktan okuyorum bunları sonra üzülüyorum. Aslında orta yaş bunalımına giren ve şiir/yazı konusunda da kötü olan bir adam, bu durumu biraz yanlış değerlendiriyor. Çok iyi yazarmış da birden tıkanmış gibi uzaklara gidiyor. İlham peşindeyim diye yalan söylediği eşini çocuğunu unutup bir kadınla Şam'a gidiyor. Tabii büyülü bir dünya ile karşılaşıyor her Batılı turist gibi. Sonra güya kendi hikayesi ile Selahaddin Eyyubi'nin hikayesini içe içe anlatıyor.

"Genç adam sonradan efsanevi Selahaddin olarak tanınacaktı. Arap ülkelerindeki bütün Müslümanları bir araya toplayacak, dünya tarihinde kilise liderleri ve piskoposların kendisinden saygı ile söz ettikleri tek sultan olacaktı. Şimdi kollarının altından tutulup kaldırılırken kendi yazgısını düşünüyordu: bütün çaresizliğiyle ne kadar sefil bir insandı. Sık sık böyle düşünmüş olmalıydı."

"Ne olursa olsun, Kahire'deki Fatimi Hanedanı'na açılacak savaşa katılmayacaktı. Bunu yapamazdı. Şam'daki herkesin tek konuştuğu şey Müslüman kardeşlerini nasıl öldürecekleriyken onun Kuran'ı bu kadar çok incelemesinin ne anlamı vardı? Kahire'de de Şam'da da insanlar ellerini Kuran'ın üzerine koyup Allah'a yemin ediyor ve inançlı olduklarını söylüyorlardı. Belki de Şiiler haklıydı. İslam'ın yöneticiliği Muhammed'in soyundan gelenlere bırakılmalıydı, diye düşündü Selahaddin. Muhammed'in bir oğlunun olmaması ne kadar kötüydü. Şiiler Muhammed'in kendisinin ölümünden sonra yerine geçmeleri için yeğenini ve damadını seçtiğini söylüyorlardı. Sünniler nasıl oluyor da bunun doğru olduğundan emin olamıyorlardı? Peki, insanlar bu konuda anlaşmasalar bile neden barış içinde yaşayamıyorlardı?"

"Selahaddin başını kaldırıp ona baktı. Yaşlanmanın en üzücü yanı yaşıtlarının da yaşlanıyor olması, diye düşündü."

"Hristiyanlar bizim onlara ne kadar iyi davrandığımızı her yerde hatırlayacaklar. Şimdi olmasa bile gelecekte böyle olacak."

"İyi bir şiir her bir sinirin, organın, kasın, ve düşüncenin bir parçası olduğu gerçekten güzel bir sevişme sanatından çok farklı bir şey değildir. Allah'ın bize bağışladığı armağanlara ancak böyle teşekkür edilebilir."

2 yorum:

hevesli bardak dedi ki...

Bunu ben de okumuştum ve tek kelimesini hatırlamıyorum. Hatırlamasam da olur hakikaten.

seyyarat dedi ki...

Evet, hatırlanmasın bu.
Okumadan belki biri bakar buraya diye yazdım zaten.