Ellinci yıl düzenlemesinden idi benim okuduğum. Kitabın içinde uzun bir hikaye (ya da kısa roman) olan Breakfast at Tiffany's dışında üç de kısa hikaye var: House of Flowers, A Diamond Guitar ve A Christmas Memory.
Ben filmi seyredip kitabını okumayanlar grubunda idim birkaç gün öncesine kadar. Okurken, filmden kısa birkaç sahne dışında bir şey kalmamış aklımda. Daha önemlisi, okurken, Seinfeld'de George'un kitap kulübüne katıldığı ve bu kitabı okumak zorunda olduğu sahne geldi aklıma. Tabii ki kitabı okumuyor ve filmi seyrediyordu. Daha güzeli filmi kiralayamadığı için kiralayan kişinin evine gidip seyrediyordu. En heyecanlı kısmını anlatmıyorum. O bölümü de seyredin bu filmi de seyredin, kitabı da okuyun bence. Yalnız benim okuduğum gibi koyu ve sıkışık harflerin olduğu ve cep boyu kitaptan okumamanızı tavsiye ederim.
Kitaba dair hissiyatıma gelince, bence büyütülecek bir şey yok. Yalnızca Holly gibi biri hepimizin hoşuna gidiyor. Hikayeden çok bu karakter sebebiyle gelen bir şöhreti olduğunu düşünüyorum. Hem keyif veriyor hem üzüyor Holly'nin durumu. Daha çok genç, on dokuz yaşında. Bir evlilik yapmış, görünce babası sanılan bu adamı bırakıp New York'a yerleşmiş. Dışarıda hep güneş gözlükleri ile dolaşıyor.
"I'll never get used to anything. Anybody that does, they might as well be dead."
"For all her chic thinness, she had an almost breakfast-cereal air of health, a soap and lemon cleanness, a rough pink darkening in the cheeks. Her mouth was large, her nose upturned. A pair of dark glasses blotted out her eyes. It was a face beyond childhood, yet this side of belonging to a woman.I thought her anywhere between sixteen and thirty."
"The next time a girl wants a little powder-room change, she called, not teasing at all, take my advice darling: don't give her twenty cents."
"Anyone who ever gave you confidence, you owe them a lot."
*Seinfeld 6. sezon, The Couch.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder