18 Aralık 2010 Cumartesi

Üzümünü Ye Bağını Sor-Nuriye Akman

Kitap 1997 yılına ait. İçindeki röportajlar ise 1995-1997 yılları arasında yapılmış. Röportajlar dışında bir de "Ben Üzümü Nasıl Yerim" başlığı ile Nuriye Akman, röportajların ve röportaj yaptığı insanların onda bıraktığı tad ve izlenimlerinden bahsetmiş.

Şevket Kazan-Çok acı bir tad.
(Ölüm oruçları ile ilgili sorulara sinirlenen Şevket Kazan röportajı bırakıp gidiyor. Nuriye Akman da ona soramadığı soruları yazmış.)
Şefika Kutluer- Çok derin. Tadın derini nasıl olursa öyle.
Ahmet Bican Ercilasun- Çok ekşi. Dimağım kamaştı.
(Buraya bakabilirsiniz.)
Erdem Yücel- Öfkenin tadı neyse o. Ama baldan acı bir öfke bu.
Atıf Yılmaz- Yıllanmış şarap tadı.
"Vahi Öz'e bir ceza vermek istiyorsunuz, bulduğunuz yöntem de ekibinizden birinin onun karısı Jale ile yatması. Bunun için de kibrit kurası çekiyorsunuz, Yılmaz Güney'e düşüyor bu görev. Şimdi bu nasıl bir dostlıuk, nasıl bir kadın ve dünya anlayışı, nasıl bir yabancılaşmadır?
-Çok haklısınız aslında bunu yazmamam lazımdı.
Yok iyi oldu yazdığınız. Aydın eğlencesi böyle mi oluyor?
...
107 film çektiniz. Kaçı işe yarar?
-30'u belki, bilmiyorum
...
Size başka ne sorulmasını isterdiniz?
-Sizin soracağınız hiçbir soru. (Kahkahalar)"

Yekta Güngör Özden- Sirke mayhoşluğu.
İsmet Özel- Şekeri hüznünden. Hüznü şiirini yüklenmemden.
Suna Kan- Buruk. Üzüm değil de koruk tadı.
Peki 50 yıldır bu müziğin içindesiniz. Artık bir Fransız'ın bir Alman'ın sizin Türkiye'ye aidiyetinizle ilgili ne söylemesini istersiniz?
-Bana Atatürk Türkiye'sinin çağdaş Türk kadını deseler yeter. Ben Türk olmaktan hakikaten çok mutluyum


Azmi Karamahmutoğlu- Duman tadı. Boğucu.
"Çok dayak yediniz mi?
........
Ayıp mı dayak yemek?
-Çok kavga ettiniz mi diye sorun o soruyu.
Bunda gurur meselesi yapacak ne var?
-Yani ben kavga esnasında üstün çıkmışım, karşı taraf dayak yemişse, bu yüzden hayatı boyunca kahrolacaksa kimseyle kavga etmek istemem.
...
Başbuğunuzun hatalarını görebilir misiniz?
-Liderimin yanlışı benim doğrumdan daha ileridedir. Hadise budur.
İyi bir ideolojiye bağlanmamışım!
-Bakın, biz Türk Milleti'nin sahip olduğu bütün değerleri sahipleniyoruz. Bunun içinde İslam da var. Hadis-i Şerif'te diyor ki "Doğruda birlik güzeldir, yanlışta da birlik güzeldir."
...
Yani Çatlı bu olaya karışmışsa mutlaka bir bildiği mi vardı?
-Haklılığı diye sorun onu isterseniz.
Katliamın haklılığı mı olur?
-Bir hücre evinde beni imhaya yönelik planlar yapılıyorsa, ben kendimin imha edilmesini beklemeden gider oraya müdahale ederim.
Sonra gidip teslim olur musunuz?
-O niye? Herhangi bir şeyi yapmak suç değildir, yakalanmak suçtur."

Ahmet Altan- Sade kahve lezzeti. Acı ama yakmayan bir tad. Keyifli.
Orhan Taşanlar-Kebap tadı.
Attila İlhan- Egzotik meyve tadı.
Turgut Yılmaz- Baharatlı.
Türkan Şoray- Genze kaçan parfüm tadı.
Ergun Aybars- Sivri biber acısı.
Ayfer Yılmaz, İmren Aykut, Işılay Saygın- Kokulu sabun tadı. Siz hiç sabun yediniz mi? köpüğü kahveninkine hiç benzemez.
Atilla Taçoy- Bulanık su tadı.
Apo- Çürük meyve tadı.
"Kendinizi hiç terörist olarak düşünmediniz mi yani?
-Tam tersine İsa tavrına çok yakın hissediyorum kendimi. Terörist değil de, İsa'nın barışçılığına daha yakınım.
...
Eşinizden ayrıldıktan sonra özel bir insan oldu mu?
-(Gülüyor) Çok derin bir kadın arayışına yöneliyorum. Karşınızdaki erkek kesinlikle piyasada eşi menendi olmayan erkektir.
Siz mi?
-Evet. Çok aykırı, sanıldığından farklı bir yaklaşımın sahibi, evlilik, aşk, cinsel ahlak anlayışında kendisini oldukça derinleştirmiş bir erkek.
Bu çerçeveye cevap verecek kadın yoldaşınız var mı?
-Olsaydı çok memnun olurdum. Yaratmaya çalışıyorum.
...
Ama yine de kendinizle ilgili bir ipucu vermek istemiyorsunuz.
-Veremem. Kendimi kadın gericiliğinden korumak istiyorum. İşte geleneksel evlilik, aşk filan, cinsel pozisyonlardan. Bu demek değil ki bunlardan uzağım, ama çok ürküyorum da. Adeta bir rahibe benzer bir düzen var.
Şu anda bir rahip gibi mi yaşıyorsunuz?
-Ne o ne bir Don Juan. Fakat zaman zaman ikisinin de sınırlarınız zorluyorum.
...
Hep elinizde silah olmadığını söylüyorsunuz. Başkalarının eliyle bile olsa dökülen kanların vicdan azabından böyle mi kurtuluyorsunuz?
-Vicdan azabından şöyle kurtuluyorum. Çok aşağılık, çok hakarete uğramış yaşamdan da beter durumlar var. Böyle yaşayacağına böyle ölseler daha iyidir. Bu beni biraz rahatlatıyor.
Bir insan için böyle yaşayacağına böyle ölsün demek çok fazla bir hak değil mi?
- Çok büyük bir karar tabii farkındayım.
...
Böyle bir zulüm sizde ruhsal bozukluk yaratmadı mı?
-Çocuk ilgilerim, hayallerim vardı. Ona ihanet etmemek için...
...
-Nüfus artarsa dünya insanlarla dolarsa dehşet derecesinde ürküyorum. Çok çirkin insanlar, çok çirkin davranışlar var her tarafta. Bunu dehşetle karşılıyorum. Kendi kişiliklerine epey hakaret etmiş insanlar var. Bunlar umudumu karartıyor. Yaşam şevkimi kırıyor. Gerçekten yeşilleşmeyi seviyorum. Her insanın çok temiz bir çevrede, az sayıda nüfusla yaşamasını istiyorum. Biraz da bu tekniğin gerilemesini istiyorum. Tekniğin canavarlaşması olarak değerlendiriyorum. Bazıları belki "bu ortaçağ gericisidir" der. Ama eskiden beri özlemimdir. Bu teknik canavardır. İleride bu canavara karşı devrim biraz gelişecektir. Bir yerde dur denmesi gerekir. Kanser daha az tehlikeli."

Tuğrul Türkeş- Pelte tadı.
Seval Türkeş- Deniz suyu tadı.
"Siz Türk ırkının en üstün ırk olduğuna inanır mısınız?
-Türk ırkının asil bir ırk olduğuna inanıyorum. Tabii asalet bir üstünlüktür. Türk ırkı asil ve üstün vasıflı insanların olduğu bir ırktır. Tabii her milletin kendine mahsus üstün vasıfları vardır.
...
Siz bir ülkücünün entelektüel düzeyini ölçmek için ne sorarsınız ona?
-Ben onun yaşayısıyla, yaptıklarıyla ülkücü mü değil mi diye bakarım. Söylemek başka yapmak başkadır. Benim için bir insanın yaptıkları esastır. Bildikleri de önemlidir tabii.
Siz neler okudunuz kendinizi yetiştirirken?
-Dönem dönem çeşitli eserler okudum.
Osman Turan'ın Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi'ni?
-Okudum.
Fuat Köprülü'nün Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri'ni?
-Onu okumadım. Erol Güngör de var. Bunlar o dönem ülkücülerin okuduğu yazarlar bir de Peyami Safa. Türkeş Bey'in eğitimci olması dolayısıyla MHP'de aynı zamanda ülkücü kesimin okuyacağı kitaplar da satılırdı. Oradan temin ederdik, kitapçılardan da alırdık.
Sizi en çok etkileyen yazar kim?
-Başbuğ.
...
MHP bayrağındaki üç hilal neyi simgeliyor?
-Osmanlı Bayrağı'dır. Üç kıtaya hakim oluşu simgeliyor. Ayrıca 3 kutsal bir rakamdır.
Üç, Hristiyanlık için kutsal değil midir?
-Müslümanlıkta da kutsaldır. 3'ler, 7'ler, 40'lar derler.
Üç deyince benim aklıma teslis geliyor. Baba, oğul, Ruhül Kuds.
-Evet ama İslam'da Bismillahirrahmanirrahim var, yani Allah, Rahman, Rahim, o da üçtür.
...
Merhumla konuştunuz mu bu sloganı nasıl bulmuş? ("Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman" için)
-Bunun kendilerine Allah tarafından verilen bir misyon olduğu inkar edilemez bir gerçek. Onu bulmaktan ziyade, onun ağzından çıkaran Allah'tır.
...
Tanrı Dağları'nın Orta Asya'da olduğunu herkes bilir ama tam olarak nerededir?
-Coğrafyasından çok Türklük davasının simgesi olması önemli. O bölgenin en yüksek dağıdır.
Belki okurlarımız merak eder. Tacikistan'ın orta ve kuızeyi, Kırgızistan'ın güneydoğusu, Çin'in batısında çok geniş bir alana yayılıyor. 
-Oraların hepsini kucaklayan bir simge Tanrı Dağı.
Tanrı Dağı'na gittiniz mi siz?
-Ben gitmedim. Türkeş Bey, Orta Asya'ya gitti ama Tanrı Dağı'na çıkmadı. Dağlarda ilahi sır vardır. Kutsaldır dağlar.
Simge yaptığım sloganıma aldığım yeri gider görürdüm ben olsam. 
-Ama bu yalnızca davanın büyüklüğünün ifadesidir. Hira Dağı da kutsiyeti ifade eder. Çünkü ilk vahiy Peygamber Efendimiz'e Hira Dağı'nda gelmiştir.
Ama Hira Dağı diye bir dağ yok ki.
-Hira Dağı var.
Hira mağaranın ismi. Bulunduğu dağın ismi Nur. Cebel-i Nur.
-Ama o dağın en büyük özelliği Hira Mağarası'nın orada oluşudur.
...
Türkeş onu Allah görevlendirdi diye mi çocuklarına Umay, Ayzıt gibi Tanrı adları verdi?
-Onun için değil eski Türk isimleridir.
Aynı zamanda tanrıça isimleri.
-Ama Türk milletinin tanrıçalarının. Türk duygusu çok kuvvetli olduğu için."

Yalçın Küçük- Tokluk tadı. Ne yediğinizden çok sofra düzeninin önemli olduğu durumlar için geçerli.
"-Ben Türk entelijnsiyasının bir kısmını beğenmem. Bunlar komplekslidir. Biz 40 kişiyiz. Biliriz birbirimizi. Bunların en beceriksiz oldukları, bütün iddialarını yitirdikleri zaman yatakta karşı cinsle yalnız kaldıkları zamandır.
...
Abdullah Öcalan'la görüşmenizde neler hissettiniz?
-Eylemi son derece pişirmiş, soğukkanlı, sevecen olabilen bir kimse.
Terörü bir yol olarak gören bir insanla sevecenlik nasıl bağdaşabiliyor?
-Özünde Kürt halkını çok seviyor.
Ama Kürtleri de öldürüyor.
-Öldürüyor tabii. Bunun sevgiyle ne alakası var? Bana "Hocam elime silah almadım, ben ordular yönetiyorum." dedi. Biz onunla Bekaa Vadisi'nde sabaha kadar aşk konuştuk. Yani nasıl çekiç çekice benzemek mecburiyetindeyse insan da yaptığı işe benzer.
Yaptığı işe benziyorsa bu adam nasıl sevecen olabiliyor?
Mustafa Kemal de ne kadar Türk öldürdü. Her savaş aynı zamanda bir iç savaştır."
İsmail Nacar- Dimağda boşluk tadı.
İlber Ortaylı- Oh be! tadı.

İsimlerden ve röportajı yapanın Nuriye Akman olmasından anlaşılacağı üzere, ilginç şeylerle karşılaştım kitapta. Birçoğundan sonra zaten tartışma çıkmış. "Sorarken gülüyordunuz, yazıya geçince çok sert olmuş, beni azarlıyor gibi görünüyorsunuz." diye şikayet edenler var.

Hiç yorum yok: