Fatma Karabıyık Barbarosoğlu Cumhuriyet sonrasında dindarlığa dair incelemelerde erkeklerin tavrının net bir şekilde çözümlenebildiğinden fakat kadınlara dair bir bahis açılmadığından bahsediyor. O halde 1960'larda ilk üniversiteli kuşağa ve sosyal hayatın içinde olmaya çalışan bu dindar kadınlara bir bakalım diyor. Öğretmen, mimar, doktor pek çok isimle görüşüp hayatlarının hikayesini öğrenip aktarıyor.
Birçoğunun ailesi kızlarının okula gitmesine karşı çıkıyor. Bazılarının anneleri kızlarını desteklese de elinden pek fazla şey gelmiyor. Bazılarının ise anneleri ses bile çıkaramıyor baba otoritesi karşısında. Güç bela okula giden, daha fazlasını yapmak için babayı ikna etmeye çalışan bu kızlar bir yandan anneleri gibi olmadıkları için eleştirilirken bir yandan da modern olmamaları sebebiyle ağır eleştirilere maruz kaldıkları için kendilerine başka bir dünya oluşturmaya çalışmışlar. Sayıları çok fazla olmadığı için birbirlerinden bir şekilde haberdar oldukları herkesi kapsayacak bir mektup ağı kurmuşlar mesela. İstanbul merkezli birkaç dernek ile bu işi kolaylaştırmışlar.
Birçok ilginç hayat hikayesi var kitapta. En dikkat çekici olanlardan biri doktor Gülsen Ataseven'inki idi. Askeri tıbbiye öğrencisi iken namaz kılmaya başlayan, okulda mescid açılmasını isteyen, namaz kıldığını başka ne yapması gerektiği sorduğu insanlardan "Bu devirde namaz kılıyorsan evliyasın sen zaten" cevabını alan, sonrasında çok ilginç bir şekilde evlenen, çalışan bir kadın. Annesinin tepkisini aktarmak istiyorum sadece.
"Annesi endişe içindedir. Abdest namaz derken kızı aşırıya doğru mu gitmektedir? "Senin dindar olmanla iftihar ediyorum ama derinine gidersen aklını oynatırsın."
Kitabı ilgi çekici bulmamın iki sebebi var. Vaktiyle eğitim tarihi dersleri alırken medreselerden "Dar'ul Funun"a sonra da Yüksek İslam Enstitülerine İlahiyat Fakültelerine geçişte birçok belgenin yok edildiği konusundan bahsettiğimizi hatırlıyorum. Var olanlar ise hep eksik kalıyordu, resim bir türlü tamamlanamıyordu. Din eğitimi konusunda o dönemde neler olduğunu mümkün olduğunca objektif anlatan isimlere de rastlamak mümkün olmadığından, (objektif olmayanı da yok aslında) bir de ailemde o vakitler yaşayan insanlar içinde dindar olduğu söylenen (dindarlık kriterleri hayli farklı şimdilerde söylenenlerden) tek bir kişi olup onu da dünya gözüyle göremediğimden merak ediyordum. Bu kitapta en azından hikayeleri anlatılan kadınların ailelerinden hareketle merakımı biraz olsun giderebildim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder