13 Şubat 2010 Cumartesi

Gölgesizler

İlk okuduğumda Hasan Ali Toptaş'ın kitabını bir başkasının kitabı idi ve sadece iki saat kadar bir süre için bende bulunuyordu. O kadar hızlı okudum ki bitince "Bir köy vardı galiba, berber vardı, deli vardı." dedim.

Şimdi tekrar ve cümlelerin tadına varacak bir yavaşlıkta okuyunca ne olduğunu anladım ve çok mutlu oldum. Müthiş özet verme yeteneğimi kullanarak diyorum ki şimdi: Bir köy var, berber var, muhtar var, Cennet'in oğlu var, Güvercin var. Sonra kaybolanlar var. Geri gelenler var, gelmeyenler var. Aslında hiç gitmeyenler var. Olmayanlar var. Var olmayanlar var.

Böyle yapıyorum ki kitabı okuyun. Bence okunması pek zevkli bir kitaptı. Ben filmini seyretmek istiyorum derseniz bir şey diyemem seyretmedim. Burada neler olduğuna dair bir fikir edinebilirsiniz belki benim özetimi beğenmediyseniz.

Konuya dair anlatmadan geçemeyeceğim bir şey var. Konuya dair oluşunu ise okursanız anlarsınız efendim. Ben sanırım lise çağlarında iken rahmetli anneannem köyde bir hikâye anlatmıştı bize. Fatma diye bir kız varmış. Fatma (bizim yaptığımız gibi) dere kenarına değirmen başına gidermiş tek başına. Bir gün yakındaki ormandan bir ayı gelmiş oraya. Ayı Fatma'yı kaçırmış. Evlenmişler. (Ayı da olsa bu müesseseye saygılı tabi, gayr-i meşru hiçbir şey yok) Çocukları da olmuş. Bir gün Fatma ekmek hamuru yoğururken demiş ki nedir bu, nasıl bir hayat yaşıyorum ben, kocam bir ayı! Bırakmış hamuru ekmek teknesinde çıkmış gitmiş anasının evine. Ayı bir gelmiş ki ekmek hamuru var teknede, çocuklar ağlıyor , Fatma yok. Kalkmış Fatma'nın anasının evine gitmiş. Vurmuş kapıya demiş ki "Fatma Fatma! Ekmek teknede, çocuk beşikte, sen neredesin sen nerede?"

Hiç yorum yok: